Son günlerde yaşanan bir olay, hem yerel halkın hem de sosyal medyanın gündeminden düşmüyor. Sağlık raporu almak için hastaneye giden bir vatandaş, hayatının en büyük şokunu yaşadı. 7 yıl önce resmi kayıtlarda "ölü" olarak geçtiği ortaya çıkan bu kişinin durumu, adeta bir distopik filmi aratmayacak türden. Yaşıyor olmasına rağmen, geliri ve sosyal hakları başta olmak üzere birçok alanda mağdur olan bu birey, yaşanan olayın ardından yetkililere başvurarak hakkını aramaya çalışıyor.
Ölü olarak kaydedilmenin, kişilerin hayatında yarattığı etkiler oldukça büyük. Ölü olarak kaydedilen bir kişinin, devlet daireleri ve sosyal güvenlik sistemleri içinde yok sayılması, ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Örnek vermek gerekirse, bu durumda olan bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanması, sosyal yardım almaları ve hatta çalışmaları dahi imkânsız hale geliyor. Resmi belge eksiklikleri, kişi için büyük bir ruhsal ve ekonomik yıkıma yol açabiliyor. Durumu düzeltmek için gereken süreç ise oldukça karmaşık ve zaman alıcı olabiliyor.
Hastaneye giden ve sağlık raporu almak isteyen vatandaş, kimlik bilgileri ile yaptığı işlem sırasında, sistemde "ölüm tarihi" ile karşılaştı. İlk başta durumu anlamakta zorlanan birey, muayene esnasında sağlık personeli ile bu durumu paylaştığında, şokunu daha da derinleştiren bir gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı. Bunun üzerine, hastane yetkilileri durumu ilgili resmi makamlara bildirdi, fakat bu durumun düzeltilmesi, yasal süreçler gerektirmekte. Şuan için hukuki haklarını aramak adına avukata başvuran mağdur, resmi başvurularını gerçekleştirirken bir yandan da medyanın ilgisini çekmekte. Bu tür bir durumun yaşanmaması ve benzer olayların önüne geçilmesi adına sesini duyurmak isteyen bu vatandaş, yerel ve ulusal medya üzerinden yaptığı açıklamalarla konunun ciddiyetine dikkat çekiyor.
Yaşanan olay, toplumda farkındalık oluşturmanın yanı sıra, bürokratik süreçlerin nasıl işlediği ve insanların maruz kaldığı sorunları gözler önüne seriyor. Organik bir büyüme ve sosyal sorumluluk bilinci oluşturmak adına yetkililerden çözüm bekleyen bu kişi, yalnızca kendi değil, benzer durumlardaki birçok insan için de umut ışığı olmaya çalışıyor. Medya aracılığıyla sesini duyurmanın yanı sıra, diğer mağdur kişilerle dayanışma içerisinde olacağını ve bu konuda yürütülen mücadeleye destek vereceğini de açıkladı.
İlgili makamlar, yaşanan bu talihsiz olayla ilgili incelemelere başlamış durumda. Konunun ciddiyeti yetkililer tarafından kabul edilip, gerekli adımlar atılmaya başlanması bekleniyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına, veri güvenliği ve kayıt sisteminin iyileştirilmesi gerektiği üzerinde de durulmakta. Hatalı kayıt sistemleri ve bürokratik aksaklıklar, yalnızca bu bireyi değil, onun gibi daha pek çok insanın hayatını etkiliyor. Bu durumun farkında olan bazı sivil toplum kuruluşları, benzer sorunlar yaşayan bireylerle birlikte harekete geçerek konunun daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlamaya çalışıyor.
Sonuç olarak, hayatının alt üst olduğu bir anda, resmi kayıtlarda yer almak için sağlık raporu almak isteyen bu vatandaş, aslında bir toplumsal gerçeği gündeme getirmiş oldu. Yaşanan olay, sadece bir bireyin hikayesi değil, aynı zamanda bürokrasi ile insanların hayatları arasındaki çatışmayı temsil ediyor. Bu tür olaylara dair görünürlük sağlanması ve çözüm yollarının bir an önce bulunması, hem bu birey hem de aynı durumda olan diğer insanlar için son derece önemli. Toplum olarak, benzer sorunların yaşayan vatandaşların sesi olmak ve sosyal adalet için mücadele etmek hepimizin görevi olmalı.