ABD basınında yer alan haberlere göre, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun 2024’te İran’a karşı olası bir saldırı kararı aldığı öne sürüldü. Bu durum, sadece bölgedeki güvenlik dengelerini değil, aynı zamanda uluslararası ilişkileri de derinden etkileyecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Netanyahu’nun, İran’ın nükleer programına yönelik endişeleri ve bölgedeki stratejik durumu göz önünde bulundurarak böyle bir adım attığı belirtiliyor.
Son yıllarda İran’ın nükleer silah geliştirme kapasitesine dair ciddi kaygılar, dünya genelinde tepkiyle karşılandı. İsrail, İran’ın bu alandaki başıbozuk faaliyetlerinin ulusal güvenliği tehdit ettiğini savunuyor. Netanyahu’nun, bu nedenle 2024’te askeri bir müdahale planı hazırladığı iddiaları, hem iç politikada hem de uluslararası alanda büyük yankı uyandırdı. Ülkedeki muhalefet ve bazı siyasi yorumcular, bu kararın Netanyahu’nun siyasi geleceği açısından da bir zorunluluk haline geldiği görüşünde.
Eğer bu saldırı gerçekleşirse, sonucunda ortaya çıkacak felaketin boyutları düşünüldüğünde, bölgede çok ciddi bir istikrarsızlık yaratacağı öngörülüyor. İran, böyle bir saldırıya karşılık verme kapasitesine sahip. Bu yüzden, Netanyahu’nun planlarının sadece askeri değil, diplomatik yansımaları da olacaktır. Uzmanlar, böyle bir durumun Orta Doğu’da yeni bir çatışma ortamı yaratabileceğini ve bunun da bölgedeki birçok devletin askeri harcamalarını artırmasına yol açabileceğini ifade ediyor.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun 2024’teki saldırı kararının, sadece İsrail ve İran arasındaki ilişkileri değil, global güç dengelerini de ciddi ölçüde etkileyeceği anlaşılıyor. Bu noktada Türkiye'nin ve diğer Orta Doğu ülkelerinin alacağı pozisyonlar da bu sürecin seyrini şekillendirecektir. Uluslararası toplumun bu konuda nasıl bir duruş sergileyeceği de merakla bekleniyor.