Ülkemizi yasa boğan, vicdanları sızlatan bir olay daha yaşandı. 5 yaşındaki Melike'nin, babası ve üvey annesi tarafından işkence edilerek öldürülmesi, toplumda derin bir infial yarattı. Melike'nin cansız bedeni, yerel bir gölde bulunduğunda olayın boyutları ortaya çıktı. Hem ailesi hem de komşuları tarafından sevgiyle büyütülen küçük kızın, son yıllarında karşılaştığı bu korkunç son, adalet sistemini de sorgulatıyor. Babası ve üvey annesi, ilk kez hakim karşısında yaşanan olayları anlatarak, olayın arka planına ışık tutmaya çalışacaklar.
Melike'nin kaybolduğu 15 Temmuz sabahı, ailesi başta olmak üzere çevresindeki herkes paniğe kapıldı. Komşuları, küçük kızı en son sokakta oyun oynarken gördüklerini ifade ettiler. Ancak Melike'nin bulunması için yapılan aramalar sonuç vermedi ve olayın üzerinden üç gün geçtikten sonra, bölgedeki gölde bir ceset bulundu. Yapılan kimlik tespitiyle bu cesedin 5 yaşındaki Melike'ye ait olduğu belirlendi. Olayın sonraki gelişmeleri ise, Melike’nin ailesinin karanlık sırlarını gün yüzüne çıkardı.
>Baba ve üvey annenin ifadesi dikkatle incelenirken, polis ekipleri olayla ilgili olarak çeşitli tanıkların ifadelerine de başvurdu. Üvey anne, sorgulama sırasında Melike'ye uyguladıkları şiddeti itiraf etti ve bunun ‘discipline’ adına yaptığını savundu. Ancak bu açıklama, kamuoyunun tepkisini daha da artırdı. Ayrıca, Melike’nin kampanyalarla geçen birkaç yıllık hayatına dair ortaya atılan iddialar, ailenin geçmişine dair soruları da beraberinde getirdi. Mahkemede yapılacak duruşmalar, toplumun bu acı olayın ardındaki gerçekleri öğrenme beklentisiyle oldukça heyecanla bekleniyor.
Melike'nin annesi, yıllar önce evlendiği adamın kendisine yönelik şiddeti ve Melike üzerindeki psikolojik etkilerinin, bu olayda etkili olup olmadığı sorusu gündeme geldi. Bu tür olayların önüne geçmek için aile içindeki şiddet konusunun ciddiyetle ele alınması gerektiği vurgulanıyor. Toplum, Melike’nin yaşadıklarını öğrenirken, adalet arayışının ne derece etkili olacağı konusunda oldukça endişeli. Sosyal medyada ve sokaklarda kendini gösteren tepkiler, adaletin bir an önce tecelli etmesi için seslerini yükselten topluluklar oluşturdu.
Melike'nin ölümü, sadece bir ailenin trajedisi değil; aynı zamanda pek çok ailede benzer sorunların yaşandığını gösteren bir sosyal gerçekliği de gözler önüne seriyor. Çocuk istismarı ve aile içi şiddet konularının daha fazla tartışılmasını sağlaması gereken bir olay. Bu bağlamda, STK'lar ve sosyal hizmet uzmanları, mağdurlara destek olmak amacıyla harekete geçmiş durumda. Çocuklara yönelik koruma yasalarının güçlendirilmesi gerektiği konusunda yapılan çağrılar ise artarak devam ediyor.
Mahkeme sürecinin nasıl ilerleyeceği, Melike'nin hatırasını yaşatmak ve benzer olayların bir daha yaşanmaması için atılacak adımlar büyük önem taşıyor. Herkes, küçük Melike'nin katillerinin adalet önünde hesap vermesini bekliyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için gereken tüm tedbirlerin alınması, toplumun öncelikli hedefi olmalıdır. Melike'nin yaşamı, sadece bir trajedi değil; aynı zamanda cesaret bulmak ve toplumsal değişimi sağlamak adına bir çağrı niteliği taşımaktadır.
Bu süreç, küçük Melike’nin anısını yaşatmak ve onun acısını unutturmamak amacıyla hepimize düşen bir sorumluluktur. Adaletin bir an önce gerçekleşmesi dileğiyle, Melike gibi birçok çocuğun yaşanmayan ve sevilerek büyütüleceği bir dünya hayal ediyoruz.